Zihinsel, bedensel, duygusal ve sosyal özellikleri yönünden akranları ile benzer özelliklere sahip olan çocuklar ülkemizde “normal okul” ya da “normal sınıf” olarak adlandırılan genel eğitim okullarında ve sınıflarında eğitim görmektedirler. Bu okullarda ve sınıflarda, tıpkı Ayşe gibi akranlarından farklı gelişim özelliklerine sahip olan ve bu nedenle de farklı eğitim gereksinimleri olan öğrenciler de bulunmaktadır. Buna göre en basit haliyle kaynaştırma, özel gereksinimli öğrencilerin eğitimlerini, akranlarının devam ettiği okullarda ve onlarla aynı sınıflarda sürdürmesi olarak tanımlanabilir. Daha geniş bir tanımda kaynaştırma, sınıf öğretmenine ve/veya engelli öğrenciye destek özel eğitim hizmetleri sağlanması koşulu ile engelli öğrencilerin genel eğitim sınıflarında eğitilmesi şeklinde açıklanmaktadır (Kırcaali- İftar, 1992). Bir başka tanımda ise, engelli öğrencilerin (1) ailedeki diğer kardeşleri ve akranlarıyla aynı okula gitmesi, (2) aynı yaştaki akranlarıyla aynı sınıfta bulunması, (3) öğrenciye ve/veya öğretmene gereksinim duydukları destek özel eğitim hizmetlerinin sağlanması kaynaştırma olarak ifade edilmektedir (York ve Tundidor, 1995).
Bu üç tanıma birlikte bakıldığında kaynaştırma kavramının, hem özel gereksinimli öğrencinin akranlarıyla aynı sınıfta eğitilmesi anlamına gelen birlikte eğitim kavramını, hem de bu eğitim sırasında öğretmene ve/veya özel gereksinimli öğrenciye sağlanan destekleyici özel eğitim hizmetleri kavramını içerdiğini görüyoruz. Buna göre kaynaştırma, özel gereksinimli öğrencinin hiç bir özel eğitim desteği olmadan doğrudan genel eğitim sınıfına yerleştirilmesi demek değildir. Tam tersine, genel eğitim sınıfında bulunan özel gereksinimli öğrencilerin eğitimlerinin, özel eğitim desteği ile birlikte sürdürülmesidir.
A. Özel Gereksinimli Öğrencinin Sınıf Dışında Aldığı Destek Hizmetler:
Kaynak Oda ya da Gezici Özel Eğitim Öğretmeni ve Kaynaştırma: Kaynak oda, özel gereksinimli öğrencinin bir okul gününün en az yüzde 21’ini en fazla yüzde 60’ını genel eğitim sınıfı dışında özel eğitim hizmeti almak için geçirdiği yerdir (Ysseldyke, Algozzine ve Thurlow, 2000). Burada özel gereksinimli öğrenci, özel eğitim öğretmeninden bireysel ya da küçük grup şeklinde eğitim alır ve çoğu zaman öğrencinin genel eğitim sınıfında gördüğü eğitime paralel bir eğitim sürdürülmeye çalışılır. Kaynak odada eğitim, özel gereksinimli öğrenciyi genel eğitim sınıfından ayırdığı, genel eğitim sınıfındaki bazı derslere öğrencinin katılamadığı ve kaynak odada eğitim gören öğrencilerin damgalandığı görüşlerinden dolayı eleştirilmektedir (Peterson ve Hittie, 2003). Ayrıca kaynak odadaki eğitimin amacına ulaşabilmesi için, normal sınıf öğretmeni ile kaynak oda öğretmeninin yakın iletişim ve işbirliği içinde olmaları gerekmektedir. Bu işbirliğinin sağlamadığı durumlarda, normal sınıftaki eğitim ile kaynak odadaki eğitim arasında tutarsızlıklar olabilmektedir. Kaynak odada öğretmen ile daha yakın çalışma fırsatı bulan öğrenci, genel eğitim sınıfında da benzer yakınlığı beklemeye başlayabilmektedir. Bu da, kaynaştırma öğrencisinin normal sınıfta zorlanmasına yol açmaktadır (Kırcaali-İftar, 1998).
Gezici özel eğitim öğretmeni ise, bir okuldan diğerine giderek öğrencilere destek özel eğitim hizmeti verir. Özel gereksinimli öğrenci bir okul gününün çoğunu genel eğitim sınıfında geçirir ancak günün belli zamanlarında gezici öğretmenden özel eğitim desteği almak üzere sınıftan ayrılır. Bu destek hizmet türü de kaynak oda ile aynı nedenlerden dolayı eleştirilmektedir (Lewis ve Doorlag, 1999). Kaynak oda ve gezici özel eğitim öğretmeni modellerinde, özel eğitim desteği sınıf dışında doğrudan özel gereksinimli öğrenciye yönelik olarak gerçekleştirilmektedir.
Kaynaştırma destek eğitim hizmetlerinin hepsine genel olarak baktığımızda, her hizmet türü kendi içinde bazı avantajlara ve sınırlılıklara sahiptir. Hangi destek hizmet türünün uygulanacağı, öğrencinin ve öğretmenin gereksinimleri ile sınıfın ve okulun genel yapısına göre belirlenmelidir. Ancak uygulanacak destek hizmetin yararlı olabilmesi için destek hizmeti verenle sınıf öğretmeni işbirliği içinde olmalı ve öğrencinin nerede, ne kadar süreyle, hangi alanlarda destekleneceğine birlikte karar verilmelidir. Öğretmene yapılacak yardımda, sınıf öğretmeni bu yardımı almaya istekli olmalı, işbirliğinin gereğine inanmalı ve sınıfta bir başka eğitimcinin bulunmasından rahatsız olmamalıdır.
Kaynaştırma destek eğitim hizmetlerinin hangisinin hangi durumlarda uygulanacağı konusu, ülke koşullarıyla da ilgili görülmektedir. Ülkemizde kaynaştırma eğitimine alınan öğrenci sayısında özellikle 1997 yılında yürürlüğe giren 573 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin kabulünden sonra artmış olmasına karşın, kaynaştırma destek eğitim hizmetleri oluşturulamamıştır. Okul rehberlik servislerinde çalışan rehber öğretmenler aracılığı ile bu destek hizmetler sağlanılmaya çalışılmakla birlikte, üniversite eğitimleri sırasında özel eğitim alanına ve kaynaştırmaya ilişkin yeterli sayıda ders almamış olan rehber öğretmenlerin, beklenen hizmetleri vermesi mümkün olamamaktadır. Ayrıca hangi destek hizmetlerin hangi okullarda ve çocuklarda ülke genelinde uygulanabileceğine ilişkin araştırmaların yapılmasına da gereksinim vardır.
Ülkemizde kaynaştırma destek eğitim hizmetleri konusunda yapılan çalışmaların sayısı sınırlıdır. Anadolu Üniversitesi Engelliler Araştırma Enstitüsü tarafından yürütülen bir araştırmada, sınıfında kaynaştırılmış zihin özürlü öğrenciler bulunan öğretmenlere özel eğitim danışmanlığı hizmeti verilmiştir. Araştırma kapsamındaki öğrencilerinin tümüne, özel eğitim danışmanın yönlendirmesiyle, sınıf öğretmenleri tarafından resimli fişler aracılığıyla fiş okumayazma çalışması yaptırılmıştır. Çalışmanın sonucunda tüm öğrencilerde fiş okuma-yazma becerilerinin geliştiği bulunmuştur (Kırcaali-İftar ve Uysal, 1999). İlgili araştırma kitabın 4. Bölümünde yer alan araştırma köşesinde özetlenmiştir. Kaynaştırmanın başarısı için konuyla ilgili araştırılmaların sayısının arttırılması ve ülke koşullarına en uygun destek hizmetlerin belirlenmesi gerekmektedir
Kaynaştırmanın Engelleri Günümüzde özel gereksinimli öğrencilerin, genel eğitim sınıflarında akranlarıyla birlikte eğitilmeleri giderek daha fazla kabul edilmekle birlikte uygulamada çeşitli engellerle karşılaşılmakta ve bu engeller nedeniyle istendik gelişmeler elde edilememektedir. Kaynaştırmanın engellerine ilişkin ilgili alanyazına baktığımızda bu engelleri;
• olumsuz öğretmen tutumları,
• uygun personel ve destek servislerin olmayışı,
• genel ve özel eğitimin farklı algılanışı,
• fiziksel çevrenin yetersizliği başlıklarında incelemek mümkündür
Olumsuz Öğretmen Tutumları: Olumsuz öğretmen tutumları, kaynaştırmanın en önemli engellerinden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kaynaştırmaya ilişkin olumsuz görüşlere sahip olan öğretmenler, bu eğitimin engelli olmayan çocukların gelişimini olumsuz olarak etkileyeceğini ve özel gereksinimli öğrencilerin bu eğitimden akademik ve sosyal yönden yararlanamayacaklarını ifade etmişlerdir (Salend, 2001). Öğretmenlerin özel gereksinimli öğrencilerin kaynaştırılmasına ilişkin olumsuz tutumları, öğretmenlere sağlanan yetersiz destek ve eğitimden, sınıftaki öğrenci sayısının fazla oluşundan, öğretmenin özel gereksinimi öğrencilerle yetersiz ve olumsuz deneyimlerinden ve öğretmenlerin özel gereksinimli öğrencilerin davranışlarını yönlendirme, uygun öğretim programını hazırlama ve uygulama konularında yeterli donamıma sahip olmamalarından kaynaklanmaktadır (Salend, 2001; Scruggs ve Mastropieri, 1996).
Bu konuda yapılan kapsamlı bir araştırmada (Scruggs ve Mastropieri, 1996), öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu kaynaştırma düşüncesini benimsemekle birlikte, sınıflarında özel gereksinimli bir öğrencinin bulunmasına karşı isteksizdirler. Araştırmada öğretmenlerin çoğunluğu, engelli öğrencilerin sınıfı rahatsız edeceklerini ve daha fazla ilgiye gereksinim duyacaklarını belirtmişlerdir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin bir kısmı yeterli zaman, eğitim, araç gereç ve personel desteği olduğunda kaynaştırmanın başarıyla uygulanacağını ifade etmişlerdir. Ayrıca öğretmenler hafif ve orta derecede engelli bireylerin kaynaştırma için daha uygun olduğunu da dile getirmişlerdir.
Özetle, kaynaştırmaya yönelik olumsuz öğretmen tutumlarıyla uygulamada sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bu tutumları olumluya çevirmek için öğretmene gereksinim duyduğu zamanın, eğitimin, personel ve materyal desteğinin sağlanmasına ve sınıftaki öğrenci sayısının daha az tutulmasına gayret edilmelidir. Ancak tüm bunlarla birlikte, öğretmenin öncelikle kendisinin öğrenmeye ve yardım almaya istekli olması gerekmektedir. Özel gereksinimli öğrencilerin eğitim sorumluluğunu üstlenmek istemeyen bir öğretmenin, bu öğrenciler hakkında bilgi toplaması, gerekli durumlarda kaynak kişilere başvurması, her gün sınırlı da olsa zaman ayırmaya çalışması olası görülmemektedir. Öğretmen tutumları Bölüm 6’da ele alınmıştır.
Uygun Personel ve Destek Servislerin Olmayışı: Bölümün başında da belirtildiği gibi kaynaştırma, özel gereksinimli öğrencinin hiç bir özel eğitim desteği almaksızın doğrudan genel eğitim sınıfına yerleştirilmesi demek değildir. Gerekli durumlarda öğretmene ve/veya özel gereksinimli öğrenciye destek hizmetlerin sağlanmasını gerektirmektedir. Daha önce de ifade edildiği gibi öğretmene ve/veya öğrenciye gereksinim duyduğu yardım hizmeti sağlanmaması durumunda kaynaştırmadan yarar sağlamak mümkün görünmemektedir. Ancak ülkemizde, genel eğitim okullarında sınıf öğretmenine a) özel gereksinimli öğrencinin belirlenmesinde, b) değerlendirmesinde, c) gerektiğinde bireyselleştirilmiş eğitim programı hazırlanmasında ve e) öğretimin planlanmasında ve uygulanmasında yardım edecek destek servisler bulunmamaktadır. Bu durum kaynaştırma uygulamalarını olumsuz yönde etkilemektedir.
Genel ve Özel Eğitimin Farklı Algılanışı: Temelde genel ve özel eğitim arasında, eğitim programını planlama ve uygulama bakımından büyük farklılıklar olmamasına karşın, genel eğitim okullarında görev alacak pek çok öğretmen, mesleki eğitimleri sırasında, özel eğitime ilişkin yetersiz bir donanımla mezun olmaktadır. Ülkemizde kaynaştırmanın hem yasal düzeyde, hem de uygulamada kabul görmesine karşın, öğretmen yetiştiren programların içerikleri incelendiğinde, özel eğitime ve kaynaştırmaya ilişkin derslerin bulunmadığı dikkati çekmektedir. Bu durum uygulamada sıkıntı yaratmakta ve sınıflarında özel gereksinimli öğrenci bulunan öğretmenlerin bilgi eksiklikleri hizmet içi eğitim programlarıyla giderilmeye çalışılmaktadır. Uygulamada yaşanan bu sıkıntıyı ortada kaldırmak için tüm öğretmenlerin mesleki eğitimleri sırasında özel gereksinimli bireyler ve bu bireylerin kaynaştırma ortamında eğitilmelerine yönelik kuramsal ve uygulamalı dersler almaları gerekmektedir. Nitekim alanda yapılan araştırmalarda, genel eğitim sınıflarında görev yapan öğretmenler, kendilerini özel gereksinimli öğrenciler için hazırlıksız hissettiklerini ve işbirliği için de çok az zamanlarının olduğunu belirtmişlerdir (Baker ve Zigmond, 1995; Manset ve Semmel, 1997; Pivik, McComas ve LaFlamme, 2002; Scruggs ve Mastropieri, 1996)
Fiziksel Çevrenin Yetersizliği: Özel gereksinimli bireyler sahip oldukları özelliklere göre özel olarak düzenlenmiş çevreye gereksinim duymaktadırlar. Genel eğitim okullarının fiziki yapısı kimi zaman kaynaştırmaya engel oluşturmaktadır. Dik merdivenler, dar koridorlar, yetersiz ışıklandırma, uygun olmayan tuvaletler, ulaşılması güç kantinler, sesi gereğinden fazla geçiren duvarlar, yankı yapan yüksek tavanlar ve yüksekliği iyi ayarlanmamış yazı tahtaları kaynaştırmanın engelleri olarak karşımıza çıkmaktadır (Pivik, McComas, Laflamme, 2002). Okulların fiziki yapısı öğrencilerin gereksinimlerine göre en az yardımla bağımsız hareket etmelerine olanak sağlayacak biçimde tasarlanmalıdır.
Kaynaştırmanın Etkileri Özel gereksinimli bir öğrencinin kaynaştırılması söz konusu olduğunda genellikle ilk akla gelen bu durumun özel gereksinimli öğrenciye ne gibi yararlar sağlayacağı ve bu durumdan diğer öğrencilerin nasıl etkileneceği olmaktadır. Oysaki özel gereksinimli öğrencinin genel eğitim sınıfında kaynaştırılmasının yalnızca özel gereksinimli öğrencilere değil, aynı zamanda o sınıfta eğitim gören diğer öğrenciler, bu çocukların eğitiminden sorumlu kişiler olan öğretmenler, özel gereksinimli çocuğu olan ve olmayan anne-babalar üzerinde etkileri bulunmaktadır (Salend, 2001; Wolery ve Wilbers, 1994). Kaynaştırmanın etkilerini bu eğitimden etkilenen bireyler açısından ayrı ayrı incelemek yararlı olacaktır.
Engelli Öğrencilere Etkileri: Genel eğitim sınıfında akranlarıyla birlikte eğitim gören özel gereksinimli öğrencilerin sosyal ve akademik yönden daha fazla yarar sağlayacakları düşünülmektedir. Özel gereksinimli öğrencilerin içinde yaşadıkları topluma uyum sağlamaları ancak bu toplumum içinde yaşamalarıyla mümkündür. Bu nedenle de akranlarıyla birlikte eğitim gören özel gereksinimli öğrencilerin sosyal yönden gelişimlerinin özel eğitim okullarında ya da sınıflarında eğitim gören öğrencilere göre daha hızlı olacağı beklenmektedir. İlgili alanyazında da kaynaştırmanın sosyal becerilerin gelişimine olumlu etkileri olduğu ifade edilmektedir (Peterson ve Hittie, 2003; Salend, 1998; Wolery ve Wilbers, 1994). Akranlarıyla birlikte eğitim gören özel gereksinimli öğrencilerin, daha fazla iletişime girdikleri, daha fazla sosyal destek aldıkları ve daha uzun süreli arkadaşlıklar kurdukları ifade edilmektedir (Salend, 1998).
Genel eğitim sınıfında bulunan özel gereksinimli öğrencilerin akademik olarak daha hızlı gelişecekleri de düşünülmektedir. Genel eğitim sınıflarının yarışmacı havası ile özel gereksinimli öğrencilerin öğrenme hızlarının artması beklenmektedir. Alanda yapılan araştırmaların büyük bir çoğunluğu, genel eğitim sınıflarında akranlarıyla bir arada eğitim gören özel gereksinimli öğrencilerin akademik gelişimlerinin, özel eğitim okullarında ve sınıflarına eğitim görenlere göre daha hızlı olduğunu göstermektedir (Baker ve Zigmond, 1995; Carlberg ve Kavale, 1980; Freeman ve Alkin, 2000).
Engelli Olmayan Öğrencilere Etkileri: Kaynaştırmanın engelli olmayan öğrencilere, bireysel farklılıkları anlama, farklılıklara karşı saygı duyma, farklı özellikteki bireylerle arkadaşlık etme ve onları anlama gibi davranışlar kazandırması beklenmektedir. Özel gereksinimli öğrencilerle birlikte eğitimin diğer öğrencilerin akademik gelişimlerini olumsuz olarak etkileyeceğine ve bu öğrencilerden çeşitli olumsuz davranışları öğreneceklerine ilişkin kaygılar, hem öğretmenler hem de anne-babalar tarafından dile getirilmektedir. Ancak bu konuda yapılan çalışmalara baktığımızda kaynaştırmanın engelli olmayan öğrencilerin akademik ve sosyal gelişimlerini olumsuz olarak etkilemediği, tam tersine sosyal becerilerinin, problem çözme becerilerinin ve kendine güvenin daha olumlu olarak geliştiği ifade edilmektedir (Fryxell ve Kennedy, 1995; Salend, 1998). Ayrıca sınıfta özel gereksinimli bir öğrencinin bulunması durumunda, öğretmenin bazı uyarlamalara gittiği, etkili öğretim yöntemlerini kullanmak durumunda kaldığı, öğretim materyallerini çeşitlendirdiği ve bu durumun diğer öğrencilerin gelişimini olumlu yönde etkilediği de ifade edilmektedir (Salend, 1998).
Engelli Çocuğu Olan ve Olmayan Ailelere Etkileri: Engelli çocukların ailelerinin kaynaştırmaya ilişkin bakış açılarını anlamak çeşitli nedenlerden dolayı önemli görülmektedir. İlk olarak, engelli çocuk aileleri çocuklarının değerlendirilmesinde, yerleştirilmesinde, eğitim programlarının oluşturulmasında, öğretimde ve sağlanan hizmetlerin denetiminde karar verici bir role sahiptirler (Fisher, Pumpian & Sax, 1998). İkinci olarak, aileler çocuklarının eğitiminde ve gelişiminde bilgi verici ve eğitimi destekleyici bir rol oynarlar. Engelli çocuk aileleri bir yandan çocukları hakkındaki bilgilerini öğretmenlerle paylaşarak kaynaştırmanın başarısını artırırken, diğer yandan da okulda öğrenilenleri evde destekleyerek engelli çocuklarının gelişimini hızlandırırlar (Duhaney & Salend, 2000). Üçüncü olarak aileler, çocukların gereksinim duyacakları hizmetlerin sağlanmasında ve yasal zorunlulukların yerine getirilmesinde itici güç oluşturabilecekleri gibi, ileriye yönelik olarak sağlanacak hizmetlerin planlanmasında da liderlik görevini yerine getirirler (Duhaney ve Salend, 2000; Fisher ve Ark., 1998; Gibb, Young, Allred, Dyches, Egan ve Ingram, 1997; Palmer, Fuller, Arora ve Nelson, 2001). Ailelerin belirleme, tanılama ve yerleştirme sürecinde çocuklarının gereksinim duydukları hizmetlerin sağlanmasındaki rolleri, ülkemizde 1997 yılında kabul edilen 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile belirlenmiştir. Ayrıca 2000 yılında yürürlüğe giren Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’ nin 22. maddesinde “aile eğitimi”, 21. maddesinde de “ailenin değerlendirmeye ve yerleştirilmeye ilişkin itiraz hakkı” belirlenmiş, 64. maddede ise “Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı” hazırlamaya ilişkin ailenin görevleri tanımlanmıştır. Böylelikle ailelerin hem ilgili yasada belirlenen hizmetlerin gerçekleştirilmesinde, hem de geleceğe yönelik uygulamaların planlanmasında sahip oldukları sorumluluklar yasal olarak tanınmıştır (MEB, 2000). Ailelerle işbirliği kitabın 8. Bölümü’nde açıklanmıştır.
Başarılı bir kaynaştırma eğitimi için yalnızca engelli öğrencilerin ailelerinin değil, aynı zamanda engelli olmayan öğrencilerin ailelerinin de olumlu tutumlara sahip olmaları ve bu eğitimi desteklemeleri gerekmektedir (Serry, Davis ve Johnson, 2000). Normal gelişim özelliği gösteren öğrencilerin ailelerinin kaynaştırmaya ilişkin olumlu görüşlere sahip olmaları ve engelli öğrencinin sınıfa kabulü konusunda destekleyici davranışlar sergilemeleri olumlu akran tutumlarını oluşturma açısından önemlidir (Duhaney ve Salend, 2000; Fisher ve Ark., 1998).
Kaynaştırma eğitiminde hem engelli çocuğu olan hem de olmayan ailelerin kabul edici ve destekleyici olmalarının önemli olmasına karşın, ilgili alanyazında birbirinden farklı araştırma bulgularının varlığı dikkati çekmektedir. Bu araştırmaların büyük çoğunluğunda kaynaştırmaya ilişkin olumlu aile görüşlerine ve tutumlarına ilişkin bulgular yer almaktadır (Gibb ve Ark., 1997; Serry ve Ark., 2000). Bu araştırmalardan elde edilen bulgularda aileler kaynaştırma eğitiminin yalnızca engelli çocuklara değil, aynı zamanda normal gelişim özelliği gösteren çocuklara da yararlar sağladığını ifade etmişlerdir.
Başarılı Bir Kaynaştırmanın İlkeleri Nelerdir?
Yukarıda da belirtildiği gibi kaynaştırma yalnızca özel gereksinimli öğrencinin genel eğitim sınıfına yerleştirilmesi demek değildir. Aynı zamanda bazı düzenlemelerin/uyarlamaların yapılması, genel ilkelerin yerine getirilmesi ve temel ölçütlerin karşılanması gerekmektedir. Buna göre başarılı bir kaynaştırma için;
1. Öncelikle başta okul müdürü olmak üzere tüm okul çalışanları, özel gereksinimli öğrencilere karşı kabul edici ve destekleyici tutumlar sergilemelidirler. Özel gereksinimli çocuklar ve aileleri daha okula kayıt aşamasından başlayarak müdür, müdür yardımcısı, rehber öğretmen, diğer öğretmenler, memurlar ve diğer okul personeli ile etkileşim halindedir. Öğrencinin ve ailesinin kendini okula ait hissetmesi, öğretmenle birlikte, yukarıda sıralanan bireylerin davranışlarından da etkilenecektir. Ayrıca okul müdürü, öğretmene yeni bilgileri kazanmada, gereksinim duyduğu materyalleri sağlamada, okul içinde ve dışında gerekli kişilerle işbirliğine girmede yardımcı olmalı ve okul genelinde bir kaynaştırma politikasının oluşturulmasına çalışmalıdır
2. Sınıf öğretmenlerinin tutumları, kaynaştırmanın başarısında ikinci önemli öğe olarak karşımıza çıkmaktadır. Öğretmenler çocukların eğitiminden sorumlu olan bireylerdir. Bir eğitim programını planlamak, uygulamak, öğrencilerinin gelişimlerini ve başarılarını sağlamak gibi görevleri vardır. Ancak bu görevleri yerine getirebilmeleri için öncelikle çocuklara yönelik olumlu tutumlara sahip olmaları gerekmektedir (Combs ve Harper, l967; Chubon, l982). Öğretmen öncelikle öğrencileri bir birey olarak kabul etmeli, onların kendilerini ifade etmelerine, yaratıcılıklarını ortaya koymalarına fırsat vermeli ve öğrencilerin ilerlemelerine olanak verecek ve destekleyecek ortamlar yaratmalıdır. Sınıf içinde her öğrencinin önemli ve değerli olduğu duygusu sınıftaki tüm öğrencilere hissettirilmelidir. Ayrıca sınıfındaki öğrencilerine kendi davranışları ile model olmalı ve bireyler arası farklara saygı göstermelidir (Horne, 1985). Öğretmenin sınıfta kabul edici ve destekleyici bir tavır sergilemesi, çocuklarda güven duygusu oluşturacak ve ancak böylesi bir ortamda öğrenme isteği ortaya çıkacaktır (Brophy, Good ve Nedler, 1979). Ayrıca öğretmenin engelli öğrencilere yönelik göstereceği kabul, sınıf ortamında "genel kabul havası"nın yaratılması açısından da gerekli görülmektedir (Jamieson, 1986).
3. Genel eğitim sınıfları, tüm öğrencilerin gereksinimlerini karşılayacak, öğrenmelerini kolaylaştıracak biçimde düzenlenmelidir. Sınıf ortamı yalnızca normal gelişim gösteren öğrenciler için değil, aynı zamanda özel gereksinimli öğrencilerin de öğrenmelerini kolaylaştıracak, sınıfa ve etkinliklere katılımını artıracak biçimde düzenlenmelidir. Bu nedenle sınıf öğretmeni, yalnızca olumlu tutumlara sahip olma açısından değil, aynı zamanda sınıfın fiziksel çevresini, programı ve öğretim yöntemlerini farklı gereksinimlere göre uyarlama ve etkili sınıf yönetimi tekniklerini kullanma açısından gerekli bilgi ve becerilere sahip olmalıdır.
4. Genel eğitim sınıflarında tüm öğrenciler, birlikte öğrenme, oynama, eğitimsel ve sosyal etkinliklere katılma fırsatlarına sahip olmalıdırlar. Sınıf içinde her öğrencinin kendi gelişimi doğrultusunda ilerlemesine olanak verecek bir öğrenme ortamı oluşturulmalıdır. Ayrıca öğrencilerin yalnızca akademik yönden gelişmeleri değil, aynı zamanda sosyal kişisel yönden de gelişmeleri hedeflenmelidir (Salend, 2001).
5. Kaynaştırma sınıfındaki diğer öğrenciler özel gereksinimli öğrenci hakkında bilgilendirilmelidirler. Sınıftaki diğer öğrenciler özel gereksinimli öğrencinin duygusal, davranışsal ve bilişsel özelliklerine ilişkin bilgilendirilmelidir. Eger öğrencinin engeli onun fiziksel görünümünde de farklılığa yol açmışsa öğretmen bu durumun nedenini diğer öğrencilere anlatmalıdır. Özel gereksinimli öğrenci işitme cihazı ya da herhangi bir protez kullanıyorsa, kullanmış olduğu bu yardımcı cihazın ne işe yaradığı diğer öğrencilere açıklanmalıdır. Öğrencilere yapılacak açıklamalar onların gelişim düzeyine uygun ve doğru olmalıdır. Sınıf içinde özel gereksinimli öğrenci için herhangi bir uyarlama yapılacaksa bu konu hakkında yine diğer öğrencilere bilgi verilmelidir. Yapılacak uyarlama çalışmaları fiziksel çevrenin düzenlemesinde olabileceği gibi (ön sıralarda oturma vb.) eğitim programının uyarlanması ve değerlendirmede de olabilir. Öğretmenin sınıftaki öğrencilere bu tür uyarlamalara ilişkin önceden bilgi vermesi onların özel gereksinimli arkadaşlarını kabulünü kolaylaştıracaktır. Kaynaştırma sınıfının ve sınıftaki diğer öğrencilerin hazırlanması konusu kitabın 6. Bölümü’nde ayrıntılarıyla ele alınmıştır.
6.Kaynaştırma eğitiminin başarıyla uygulanabilmesi için genel eğitim sınıfındaki özel gereksinimli öğrenciye ve öğretmene, gereksinimlerine yönelik destekleyici özel eğitim hizmetlerinin sağlanması gerekmektedir. Destekleyici özel eğitim hizmetleri daha önce de açıklandığı gibi sınıf içinde ve sınıf dışında sürdürülen hizmetler olarak ikiye ayrılmaktadır. Kaynak oda, gezici öğretmenlik ve özel eğitim danışmanlığı bu hizmetler arasında yer almaktadır.
7.Sınıftaki tüm öğrenci velileriyle işbirliği sağlanmadır. Kaynaştırma eğitiminin özel gereksinimli ve diğer öğrencilere beklenen yararları sağlayabilmesi için sınıftaki tüm velilerin sınıf öğretmeni ile işbirlği içinde olması gerekmektedir. Özel gereksinimli öğrenci velileri, çocuklarının okulda kazandıkları becerileri evde destekleyerek gelişimlerine kakıda bulunmalı, diğer veliler ise özel gereksinimli öğrencinin sınıfa kabulü ve akran desteğinin sağlanması konusunda çocuklarına model olmalıdırlar. Velilerle işbirliğinin sağlanması, olumlu ilişkilerin kurulması ve sürdürülmesinde sınıf öğretmeni destekleyici olmalı ve uygun ortamlar yaratmalıdır. Özel gereksinimli öğrencinin çok zamanını aldığından ve kendisini çok yorduğundan şikayetçi olan bir sınıf öğretmeninin bulunduğu sınıfta istenen veli dayanışmasını sağlamak güç olacaktır